26 Mart 2022 Cumartesi

Tamamlanan Bir Resim, Tam Olduğunu Düşünen


 He şey gibi bir resim başladı, büyüdü, tamamlandı ve bir gün yok olacak. Bin bir parçanın bir araya gelişi gibi bir resmin varoluşu. Her parça bir gün özüne, aslına dönmek isteyecek. Yok oluşun başlangıcı, son sandığımız başlangıç aslına dönüşten başka ne olabilir? Peki, durmadan başa saran bu döngüde bunca çaba, emek niçin? Bize sunulan zamanı öğrenerek, öğreterek güzellikle devam ettirebilmek. İncitmeden yaşamak, hissetmek, hissettirebilmek... Dönüp bakıyorum yaptığım şeye. Karşımda bir bütün halinde tamamlanmış olarak gördüğüm, tamamlandığını ilan ettiğim resmin, tamamlanmış olmasından ziyade bana sunduğu yolculuğu ve bu yolculukta bana kattıklarını düşünüyorum. Sabır, azim, emek, tutku, heyecan… Tutkuyla sarıldığımız her şeyden aldığımız gibi. Merhamet, bağışlanma, pişmanlık, geri dönüş, hoş görü… Resmin özünde…

Güzellikle…

GECEYEDİR SÖZÜM...


 Geceyedir sözüm...


Gölgeler birbirini kovaliyor yine,
Kelimeler koşmaya başladılar zihnimden sonsuzluga.
Nereden geliyor, nereye gidiyorlar?
Kaç dünya var içimizde,
Hangisi hangisine ait?
Kimseler bilmiyor...
Bu bilinmezliğin anahtarı kimdedir?

KENDİME BİR YOL ÇİZİYORUM

 

Kendime bir yol çiziyorum. İnsanlardan kaçtığım, insanlara koştuğum. Tüm zıtlıklar içinde ahengi bulan ruhum kendine koşuyor. Yaklaştığını hissediyorum bu kez. Ve biliyorum daha yolun başındayım. Yalnızca bir adımdı attığım. Delicesine uzak yollardan kopup kendi yoluma attığım. Hasretin ateşi deva ararken benliğinin derinliklerinde, söndürebilmekti o ateşi çabalarımım en büyüğü, sonsuza dek sönmeyeceğini bilmeden. Söndürmek değil şimdilerde derdim. Zira ateşi söndürecek ateş buralarda değil. Başka bir dünyanın bilinmezliğine saklayıvermiş kendini. Arzum şudur ki yalnızca dindirmek ateşi. Baki varlığına sözüm yok. Sen hakiki alemden kopuşumun ateşi, yoldaşı yolculuğumun. Bir bitip bir yolculuk başlayana dek benimle beraber gelecek olan...

BİR MUMUN ALAEVİNE FISILDIYORUM...

 

Bir mumun alevine fısıldıyorum...O beni duyuyor, ben onu dinliyorum. Yanışından muzdarip, kırgın bir iç çekişle selamlıyor beni. Ben kırıldığım yerlerden sevda sözleri mırıldanıyorum kulağına, kimseye söylememesini tembihleyerek. Can alıcı yollardan bahsediyorum ona, yaralarımı gösteriyorum, beni yaralayan dikenler vardı diyorum. Yine yanışını anlatıyor. Bir bu mu elindeki diyorum, yanmak mıdır tek derdin? Sırtını dönüyor bana. Herkesin yanışı kendine yara. Yaralarından selamlıyorum bu kez. Her bir yanışın uçuşun aydınlığa, daha çok yan daha çok...

20 Mart 2022 Pazar

HOŞÇA KAL DİYORUM

Sessiz gemilerin son ıslığı, masum kalbimin böylesine son kanışı. Gördüğüm en büyük yalan. Her şeyin yok olduğu, her şeyin yoktan var olduğu. Bir son mu? Bir başlangıç mı? Ya da her şey bir rüyadan mı ibaret? Ne kadar gerçektir rüyalar? Böylesine acılar sığabilir mi düş âlemlerine? Daha fazlalarına bile yer var mıdır yoksa? Kim olduğumu düşünüyorum çokça. Öylesine bana ait olmayan giysiler giymişim ki. Her birini ayrı ayrı yadırgıyorum şimdi. Ben olamazmışım gibi geliyorlar. Hiçbir duygu insana aklını yarı yolda bıraktırmamalı. Hiçbir duygu ihanet ettirmemeli inandığı her şeye. Hele ki böylesine kutsal olduğuna inandığımız duygular. Ya bugünler için de dönüp baktığım zaman bir yabancıyı görürsem diye düşünüyorum. Bundan korkuyorum. Fakat geçmişimdeki o yabancılar getirmedi mi beni bugünlere? Bir bir geçmeliydi belki de tanımadığım benler benim içimden. Uzaklaşmadan yakına varamıyor insan. Ne kadar uzağa gidersen o kadar varıyorsun yakına. İnsan bilemiyor neresi yakın neresi uzak. Her yanlış bir can kırıntısı olarak düşüyor avuçlarımıza. Diken olup batıveriyor yüreğimize, yakın sanıp koştuğumuz uzaklıklar. Elbette her şey gibi yürek sızılarımız da geçiyor zamanla. Zamana inat kalanlar dışında. Yerli yersiz bir iç çekiş, parça parça hatırlayış, yoklayış… Garip bir şeyler kalıyor geriye… Bölük pörçük, boş, yorgun… Hoşça kal diyorum canımdan koparıp attıklarıma, her bir parçama benden giden. Benim sandığım ama hiçbir zaman benim olmayanlara. Öyle ya belki de bu yüzden kabullenişim kolaydı. Benim değillerdi ve hiçbir zaman da benim olmamışlardı…

19 Mart 2022 Cumartesi

YAŞAMI SEÇİYORUM


Bekleyen, bekleten her şey yıpratıyor insanı. Sabretmek, sabırla gözlemek bir şeyi... Bu belki daha farklıdır. Fakat salt beklemek, bazen neyi kimi beklediğini bile bilmeden. İşte bu ölüme koşmak, ölümü yaşamaktan başka bir şey değil. Yaşamı durdurmak gibi beklemek. Hayatın durması ölüm değil midir? Öyleyse bekleyiş ölümü çağırmaktan başka ne olabilir? Salt bekleyişe kapatıyorum kapılarımı. Arzu ve sabırla çağırıyorum dilediklerimi, ruhum yalnızca bunu kabul ediyor. Varım, yaşıyorum ve hiçbir şey şu anı elimden almamalı. Ölüm hakiki varlığı ile çalana dek kapımı ben bir çocuk neşesi ile yaşamı seçmek istiyorum... Ben yaşamı seçiyorum...



YENİ HAYAT

Yeni evde ilk gün… Penceremi sonuna kadar açtım, göğü doldurdum odama, her bir yıldıza ayrı bir dileğimi emanet ettim. En güzel dualarımı bu...