Bir göğün altında o göğü hiç görmeden geçiyor günlerimiz.
Günün doğuşunu çalan alarmlarımızdan, günün bittiğini saatlerimizden öğreniyoruz.
Başımızı çıkartıp hapishanelerimizin pencerelerinden bakmıyoruz bile gökyüzüne.
Hoş, baksak da binalardan ulaşamıyoruz ona. Ne üzücü öyle değil mi? Zenginliğin
içerisinde kucakladığımız yoksulluklarımız. Tüm bu yoksulluklara inat nadir
günlerden birini yaşıyorum bugün, gökyüzünü seyreyleyebildiğim nadir günlerden
birini. Gökyüzünün altına uzanıyorum, yemyeşil çimenlerin serinliği ile
ferahlatıyorum gönlümü, evrenin sonsuzluğunu ve onun bir parçası oluşumu
hissediyorum, bulutların seyrini izliyorum, seyir halindeki bulutların altında
dans eden kuşları. Tüm kâinat dönüyor, bulutlar eşlik ediyor bu dönüşe; ben de
dönüyorum, ben de yol alıyorum akışa karşı koymadan, evrenin bir parçası olan
varlığımı yalnız bırakmadan. Doludizgin çağlaması gibi bir nehrin eşsiz bir
düzen ve bilgelikle devam ederken hayat en büyük hatanın hakikati inkâr etmek
olduğunu görüyorum. Tüm bu düzeni yıkarak kurmuş olduğumuz düzenin bize
getirmiş olduğu mutsuzluklardan şikâyet ederken, huzurun bu inkâra ortak olmamaktan
geçtiğini görüyorum. Tüm varlığımla bu evrenin bir parçasıyım tüm varlığımla
evrenin kendisiyim. Yüreğimi hakikatten kopartarak değil hakikate emanet ederek
yaşamayı seçiyorum…
26 Haziran 2022 Pazar
GÖKYÜZÜM
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
YENİ HAYAT
Yeni evde ilk gün… Penceremi sonuna kadar açtım, göğü doldurdum odama, her bir yıldıza ayrı bir dileğimi emanet ettim. En güzel dualarımı bu...
-
Bazen… Satırlarımı tek düzeliği yıkan bir kelime ile başlatmanın en doğrusu olduğuna karar verdim. Zira bu gün doğan gün, hayatlarımızın v...
-
Bir mumun alevine fısıldıyorum...O beni duyuyor, ben onu dinliyorum. Yanışından muzdarip, kırgın bir iç çekişle selamlıyor beni. Ben kırıl...
-
Yaşamak attığımız tek bir adımı bile geri alamadan yürüdüğümüz bir yol. Nerede engebe nerede çukur göremediğimiz derinliğini yüksekliğini an...
