9 Kasım 2023 Perşembe

NEFES ALIŞ

 Okula başlayalı aylar olmasına rağmen bir tutam sessizliği paylaşmamışım zamanın asılı kalan zarfında… Sonbaharın varlığını hissettirirken gidişinin de yaklaştığını fısıldadığı tatlı bir akşamüstünde buluşuyorum kendimle. Ben hep kendimleyim belki lakin mekânın ruhunun inkâr edilemezliğinin içinde bir başka benle tanışıyorum. Bir beton yığınının içinde hissedemeyeceğim gerçekliği kucaklıyorum. Bahçenin tam ortasında belki de bahçenin köşesindeki tahta bankın üzerinde… Güneşin doğuşunu selamladıkları gibi batışını da selamlayan kuşların cıvıltıları eşlik ediyor bana. Karanlığın çöküşü ile birlikte kendini daha dav hissettirmeye başlayan soğuk parmak uçlarımı üşütüyor. Yüreğimdeki sıcaklıkla kuşatınca etrafımı soğuğu da hissetmemeye başlıyorum sanki. Yazmayı ne kadar da özlemişim böyle. Neden yazdığımı da soruyorum kendime, neden böylesine sevdiğimi satırlara dökmeyi yüreğimdekileri. Hangi sorunun cevabını alabildim ki bu hayatta. Karmaşanın büyüklüğü karşısında eziliyor ruhlarımız. Herkes bulduğunu hakikat sanıyor. Hakikati bulan var mı desen, sanmam. Lakin bulduklarımız, inandığımız gerçekler hayat tutunan dallarımız oluyor. O gerçeklerse çokça değişiyor. Değişmesi gerektiğini biliyorum. Her değişen gerçeklikte taşladığımız bir ruhu anlarken buluyoruz kendimizi. İşte olması gereken. Tüm kavgaların yersizliği büyüyor gözümde. Neyle kavga edeceğini iyi seçmeli insan diyorum. Kavga ettiklerimiz, bazen geride bıraktıklarımız bazen bizi bekleyen biz. Kavga yalnızca kötü olanla olmalı… Bazen de bazı sorulara cevap bulabiliyor insan. Kelimelerin arasında dans ederken bulamadığım cevapları arıyorum bazen. Belki satırlarımı okuyan birisi benim bulamadıklarımı bulur, benim göremediklerimi görür. Ya da ben kendimle ya da kâğıdım ve kalemimle giriştiğim bu tatlı sohbetlerde ömrümde hiç yanmayan bir ışığı yakıveririm. Kat ettiğim onca yol ispatı değil midir bunun? Kendinden daha güzel bir arkadaş olabilir mi insana? Dönüp dolaşıp geleceğimiz yer kendi içimizdeki balta girmemiş ormanlar değil midir? Hava iyice kararıyor, lambalar yanmaya başlıyor bir bir. Okulu akşam ilk görüşüm. Akşamın ve gecenin bir başkalığı konusunda hemfikirleşiyorum kendimle. Akşamını görmediyse insan bir yerin, gördü sayılır mı orayı? Ben saymam gördüğümü, karanlığın kuşattığı halini görmediğim yeri. Birkaç deli kedi bir fareyi kovalamaya başlıyor bahçenin tam ortasında. Fareye üzülen kahraman kızlar kedilere mani olmaya çalışıyorlar ama ne fayda, kim tutabilir ki deli kedileri. Karşılaşma ihtimalimin nispeten az olduğu bu nadir olayı da armağan ediyor bana bu nefes alış. Kediler fareyi yakalayabildi mi bilmiyor, ben onlar kadar hızlı değilim… Bir kedi kadar bile hızlı değilken hayatı yakalamaya çalıştığım geliyor aklıma. Gülümsetiyor bu beni. Her kadın gibi mücadelemin elinden tutup yürüdüğüm hayat yolunda selamlıyorum kendimi. Eşyalarımı güzelce topladıktan sonra kalkıveriyorum bu güzel an içinde beni misafir eden her şeye teşekkür ederek. Yola koyulma vakti geliyor yine. Her kısa molanın ardından olması gerektiği gibi. Yollar bizi bekler…

YENİ HAYAT

Yeni evde ilk gün… Penceremi sonuna kadar açtım, göğü doldurdum odama, her bir yıldıza ayrı bir dileğimi emanet ettim. En güzel dualarımı bu...